Pazartesi, Temmuz 7

ve sahnede Yusufcuk...

Muhteşem oğlana geldi sıra...
''Sevgilim alnın ıslak ve ateşin çok yüksek... Birde lütfen artık şu pencereden uzak dur. Dışarda olanları görmeni istemiyorum, canın çeker diye korkuyorum.
Annen seni sıktığında (ah nede çok sever seni aslında) tüm istediği korumak, bin kere pişman getirdiğine bu dünyaya. Ama işte o kadar meraklısın ki, evden iyice uzaklaştın. Bari bilinmeze giderken beni de yanına al ki, nede olsa ben sana iyi gelirim...''

Yusufcuk ve Ivy League'in diğer 7 fantastik üyesi... ilk ikisiyle zaten tanıştınız. Yollar tabiiki bir daha kesişecek ve daha neler olacaktır kim bilir? O yüzden kafam daha fazla bulanmadan anlatmaya başlamam lazım.

Bana baştan bu kadar kontrolümden çıkabileceğini söleselerdi... belkide yapmazdım.

Şimdi baştan aşağı bir saygı duruşu daha:

İnsanların herşeyi fazla ciddiye almak gibi bir eğilimleri var. Özelliklede kendilerini, ve çoğu zamanda bu kadar ciddi yaralanmalarının ve korkmalarının sebebide bu. Hayat bu tip hatalar için fazla acımasız bir kavram. Yine de sormadan edemiyorum tüm ciddiyetimle...

Aşkı kalmaya ikna edebilen var mı?

Aşka, eski Markiz'den bir kupa dolusu en tazesinden acı çikolata almaya gittiğinizi ve eğer kalırsa tadına bakabileceğini söyleyin. Kalacaktır. Bir hatıra lazım senden deyin aşka ve saçından bir tutam alın. Boğazın iki ucundan birinde-kuzeyden gelen rüzgarın tazeliği sebebiyle tercihen Rumeli Feneri'nin kayalıkları üstünde- 3 köşeli kendi yin / yang sembolünüzün yer aldığı zeminde saçları yakın. Yüzünüz boğaza dönük olsun. Yanan ateşle birlikte tahrik edici, ekzotik bir lisanda hızlı bir şekilde konuşun... ve küllerden kurtulun.
Bu kadar.
Ne bekliyordun ki? Üstelik bu ne vefasızlık !! Eğer önünde bir avuç kül ve rüzgarı hazır Boğaz varken ve sen hala o küllerden medet umuyor, ısrarla rüzgarın önünden çekilmiyorsan...
Hala eli yana yana o bir tutam saçı avuçlayanı düşün. Eli hala yanar, yine de bırakamaz.
Çok daha fena.

Küllerinden bir bok doğmaz, bir tutam anıdan bir avuç külden başka birşey çıkmaz.

Çarşamba, Temmuz 2

6. sezon olacak mı?

2003 sonbaharı gerçekten bu şehrin insanları için unutulmazdı... üzerinden 5 sene geçti neredeyse. Şimdi herkes aynı soruyu soruyor...
'' 6. sezon olacak mı?''
Yasmin istanbul'dan ayrılmaya karar verdikten sonra ilk sezondan bu yana yeralan başka kimse kalmadığı için artık sona mı geldik?

2003 Ekim
2004 Eylül
2005 yine Ekim
2006 Ekim
2007 Kasım

Her sezonunun sonu bir başka olaydı ama hiçbiri 2008 18 Mayıs Pazar akşamki final kadar heyecan verici olmamıştı. Hele ki o sezon finali partisi... herkes ordaydı ! Arda, Sezen, Yiğit, Kaan, Hamit, Ali, Emrahla Cenk ve hatta İpekle diğerleri...
Ama benim bile kestiremediğim ve 5 yıldır her zaman en çok merak edilen soru o aksamda aynıydı... final şarkısı... Zamanı geldiğinde insanların ne olduğunu anlaması biraz zaman aldı...

Neredeyse 25 sene geçti aradan.. ve belkide, aslında... biz hiçbiyere gitmedik...

Biz daha başlamadan önce aslında aynı hikayenin 25 sene önce bittiğini anlatan efsane ritm duyulduğunda, o anda orda olduğum ve bu sahneyi gördüğüm için kime teşekkür etmem lazım diye hala düşünüyorum.

Bu kadar bahsedipte refereans vermeden olmaz...

- SENİ BEN SATTIM ANANI DA SATACAĞIM !!
N. A.

http://rapidshare.com/files/80351508/john_carpenter_-_the_end.mp3


There has to be an end!