Pazartesi, Eylül 27

Olduğu gibi...

Hayatı olduğu gibi kabul edebilmek; her geçen gün daha az kişinin adım attığı eşikten, sorgusuz sualsiz, hatta mümkünse hafif bir tebessümle içeri buyur edebilmek hayatı.

İşte ben bunu yapabilmeyi istiyorum!

Napalm aşkı istiyorum!!

Salı, Aralık 29

piçAşk!

Avucumu açtım. Sol avucumu. İçim boş, avuç içim bomboş.
Sıra geldi diğerine! Ancak bu sefer önce gözlerimi kapattım.
‘Bir umut’ derdim eskiden olsa, ancak bu sefer yok öyle bir şey!
Kendimi haklı çıkarmak için gözlerimi açtım ve boş sağ avucuma baktım.

Şimdi bana söyler misin, nasıl yeniden oturulur o masaya? Buselik makamına…
Eskisi gibi dolar mı o kadehler?
Bir tebessüm uzatan olur mu dersin elden ele, masanın bir ucundan ta ötekine?
Aklın devrinde darmadağın olduk ve ben masadan kalktım bir kere!

‘Meğer benmişim o gözlerin içinde yanan’ dedikten sonra
Birisi bana söyler mi, nasıl çıkacağız buselik makamına?

Çünkü artık gerçekten mecnun adını anmak istemiyorum. Leyla desen fasıllarda ve öyle görünüyor ki Mevla’yı bulma yollarında ben bir hışım siktir çektim aşka, ama o piç giderken umudu da almış yanına!

Oysa ne de güzel uyuyordu koynumda.

Şimdi söyler misin bana, nasıl yeniden başlarım yazmaya?

Perşembe, Mayıs 21

etraFıM sArıldı


Gerçekten çok uzun bi haftasonuydu. 2 gündür sokaktaydım. Gürültülü kalabalık için haftanın ilk iş günü sona ermişti bile. Bense aylardır yatıyorum biliyorsunuz. Biraz da bu yüzden uzun zamandır görüşmedik sizinle.

Ancak Ruhşen ile verdiğimiz ara gerçekten çok uzundu.

Zaman belli değildi ancak mekanı kestirmek işten değil!



Bir Pazartesi gecesi, Tünel’in sonlarına doğru; hostellerle dolu bir sokakta ve güzelim, canım Ruhşen’im yine karşımda.

- Etrafım sarıldı!

İşte yine kendine has bir merhaba:) Bunca zamandan sonra... Ruhşen’in dudaklarından, benim kulaklarımı yalayan ılık nefesin getirdiği ilk ses.

- Ucuz bir orospu kokusu! Benim ağzımdan çıkansa buydu.

Bilmem hatırlar mısınız? Ruhşen söz konusu olunca ben hep biraz agresifimdir.
Ne de olsa, aşk hala hefretin am biti!

Aldırmadı bile... Aylar sonra gelen bu buluşmayı kendi planlamış gibi başladı bir anda.
Uzun zaman olmuştu ve yine iki çift lafı vardı:

>> Yüksek egoların tepiştiği göğe bakarken gözlerimi yıldırımlardan alamadım. Her bir kaybedenin yanında olacağıma dair söz verdiğimden beri... çok yoruldum.

Benim bütün güzel çocuklarım... hepsi çaresizce aşık olmak istiyor. Aşık olanlar ise evlenmek, evlenenlerse daha büyük bir eve taşınmalı ki sıkılmasınlar.
Malesef kimse artık güzel sevişemiyor ve en acısı bunun hakkında kimse konuşmuyor!

İşte nihayet eve taşındıktan sonra sıkıntı başlıyor.
Kira kontratı kağıt üzerindeki anlaşmaların en kuvvetlisi oluveriyor. Mürekkep kardeşliği kuruyor ve artık malesef anti depresandan değil, yalandan korkman gerektiği günler geliyor.


Saat 8:20 Ofis yolundasın, Billboardlar haftalardır aynı
Saat 10:17 Güzel bir gün bile değil! Oysa ki makyajın abartılı, kravatın janjanlı
saat 19:31 O kadar aynısın ki dünden; uzandığın o koltuktan kalkma bile

Ve Saat 23:43 siktir ya, saat ne ara oldu 23:43??


Geç kalma, geç kalkma! Geri bakma, bakımsız kalma. Kalkışma, karıştırma.

Asla sorgulama ve elindekini sayma, niyetini bozsan da rahatını bozma.

Bir an bile yanlız kalma!

ve tabii paylaş! Eşinle hayatını paylaş... eşinle maaşını paylaş! Doğru orantıyı kur, sözleşmene uy!


Etrafım ölüler tarafından sarıldı; öyle ki, en ufak bir hayat belirtisi için sol kolumu bile feda ederdim.

Senin gibi birine dönüşmekten gerçekten çok korkuyorum. Zira duyduğum kadarı ile, zamanında, uzun zaman önce... sende inanırdın böyle saçma şeylere? <<


Ruhşen gerçekten muhteşem bir kadın!

Üstünden bütün bir şehrin arsızlığı geçti.

Yetmedi, kendini yeni yetme aşk deneylerine koşulsuz teslim etti .

En sonunda, bulabildiği en derin çukuru gözüne kestirip dibine kadar denedi!!


Biz onu boğuldu sanarken, nihayet kendine geldi!


Zaten hiç bir zaman pişmanlık duyacak kadar salak biri olduğunu düşünmedim. Bu yüzden, söylediklerine hiç şaşırmadım.

Ancak günlerdir beni heyecanlandıran bir keşfim var ki, düşüncesi bile tahrik ediyor...


Ruhşen artık kendine hakim ve sadece ihtiyacı kadarını alıyor!

Pazar, Mart 8

Habit!ti Bitecekti!

Kalbim hızla atıyor.... Hatırladığım kadarıyla zararlısın. Yine de, beraber getirdiklerinle... seni içime çekiyorum.

Bir nefes ve bir nefes daha.

Ateşin tam sönecek gibi olduğunda, elimde hatıra bir çakmakla alevi çağırıyorum.

Aklım seni arıyor. Dudaklarım alışık; ellerimle barışıksın. Duygularım ilk nefesi çekene kadar karışık ama sonrasında tadın..... kokunla geliyor.

Vazgeçmek için henüz çok erken.

Daha yetmiyorsun.

Daha çok olmalısın...

Hatta bir an yok olmalısın!!

Kısa bir an ve ben başka bir yerdeyim. Nefesimi dışarı veriyorum, yanına eğiliyorum... seni alıp doğurulduğumda olacakları biliyorum. Sonrası her seferinde belirsiz; bazen pürüzsüz ve tertemiz ama çoğu zaman fazla kuvvetli.

Kim kime hizmet ediyor artık net değil.

Kirli beyaz; hatta sarı bazen. En güzel teklifi, varlığı. Orada ölece uzanmış sere serpe beni bekliyorsun. İncecik, bembeyaz.

‘İçine en son girdiğimde, vaad ettiklerimin tamamını vermedim mi?’

Haklısın. Sen hep dürüstsün. Beni sarsarak benden kurtardın ancak bu en fazla 20 dakika sürdü.

Biliyorum; anlaşmamız buydu ve bu da benim teslimiyet manifestom.



Ben; Yusufcuk, tüm bu olanlara bağımlıyım ve henüz aksine ikna olamadım.

Cumartesi, Eylül 20

Sadece İhtiyacın Kadarını Al !

Küçük Prens dün gece intihar etti. Herkesin gözü önünde hem de.



Ben orda değildim neyse ki ama Yasmin herşeyi görmüş. Hatta ilk öpücüğü de o kondurmuş dudaklarına ufaklığın. Yasmin kim derseniz, kesinlikle burada olması gereken yavrularımdan biri. Tanıdıkça seversiniz.
Yıllardır tanırım, kendinden başkasına zararı yoktur. Onun bir suçu olduğunu sanmıyorum.
Dediğine göre, Eski Aşıklar Çöplüğüne pazar sıkıntısını dağıtmak için gitmiş.
Zavallıcık... hala akıllanmayan aptal kız ! O kulübe ne zaman gitse bir hüzün çöker insana.
Daha hiç duymadım ki birisi gelsin ve 'dün gece de ne çok eğlendik eski koliler çöplüğünde ah aman' desin.
Yoo hayır, benim depresyonda olmayan arkadaşlarım da var. Sorun mekanda !
Neyse konu yine dağılmak üzre. En azından Prense olan saygımdan ben yazmaya, sizde bunu okumaya devam etmelisiniz.
' Cam zeminli üst kattaydım, bilirsin daha az kalabalık oluyor yukarısı...hem lazer showlar filan... bilirsin'
Ahh bilmem mi... En son Ruhşen'le gitmiştik. O akşam gözleriyle görmüştü Orhan'ı Hale ile konuşurken. Üst kattaydık 4ümüzde. Ruhşen o kadar hazırdı ki sahnede devleşmek için. Bu cam zemin bu drama kraliçesinin tiradını kaldırabilir mi diye çok korkmuştum.
Çok güzel ağlıyordu ama Ruhşen. İçimden 'Mutsuzluk en çok sana yakışıyor hayatım, tebrikler' dedim.
Ruhşen bir daha oraya adımını atmadı.
Ancak Yasmin hala gider arada. Bu yüzden de zaten boğazına kadar boka batmış çırpınıyor halen.
' Küçük Prensi saatler sonra gördüm...tam vazgeçmek üzreydim '
Eve dönmekten bahsediyor. Yasmin her gece hayatının aşkıyla tanışma ümidiyle dışarı çıkar... dedim ya, zavallı, aptal kız.
' Çok sevindim onu gördüğüme o an. Koşarak aşağı indim.Gülümsedim ona. '

Yasmin ve uğruna 300 sayfalık kitap yazılmış gülümseyişi.

SEVGİLİ ALİ.. YASMİN MAALESEF O KİTABI HİÇ OKUYAMADI. AMA SEN ZATEN DAHA ACISINI TECRÜBE ETTİN. O KİTAP NE YAZIK Kİ SANA YASMİN'İ GETİREMEDİ.

Okuyamadı... getiremedi.

' Dans ettik önce. gözlerinin içi gülüyordu prensin... Tabii ki benim de' Yasmin ve uğruna şarkı yapılmış gözleri... ' Bir anda dudaklarıma yapıştı... öyle güzel öpüyordu ki. Tıpkı eski ‘biz’ gibi... tam hatırladığım gibi’

Peki sonra ne oldu diye sormasaydım bu salak kadın uzun uzun dalıp gidecek biliyorum.


‘Gözlerim kapalıydı ama onun da gülümsediğini biliyordum’

Yasmin uzatma nasıl oldu anlat artık !


‘ Bir anda çekti kendini ve bir kaç saniye sonra başka bir kızın saçını kokladı.. öpmeseydi belki ama.. önce onu sonra bir başkasını... daha sonrada kumral bir çocuk vardı... buralı değildi sanırım. Bir erkeği benden güzel öpebilmesine alıştım onun. Küçük prens büyüdüğünde muhteşem olacaktı...
Bir an için ayakları yerden kesildi sandım. Pistin ortasında adeta veda ediyordu herkese... Dudaklarından geçti herkesin o gece; hayatında yer alıp o gece orda olanlara veya az sonra bitmek üzre olan ömrüne dahil olamamış; hoş yabancılara...
Sonra yere yığıldı... Bedeni kendini bırakmadan önce gözlerimin içine bakıp beni selamladığına yemin edebilirim...’


Ve küçük prensi veda etti...Keşke daha önce başlasaymışım size onu anlatmaya L
Boktan bir durum. Yasmin’nin yerinde olsam kendimi çok kötü hissederim. Onu kurtarabilirdi..

Ama onun yerine ‘Çünkü Seni Sev_em_iyorum’ dedi.


Birde mektup varmış? Yanında mı?
‘ OCB çarşafına yazılı... incecik siyah bir kalemle yazmış; kim bilir kaç kere tekrarladı satırları’
Piç güzel akıl etmiş dedim içimden... Eğer henüz çok insanın haberi yoksa mektubu yok edip fikri ben çalabilirim... Tabii ki benim de başıma aynısının gelmemesi için mektubun doğru magazin gazetecilerinin eline ulaştığına emin olurdum.

Bazıları, en kısa orgazmınızdan bile daha çabuk tüm şehrin duymasını sağlayabilirler inanın!















Kaç çarşafı yapıştırmış bu böle...

>>> Kendine hâkim ol ve sadece ihtiyacın kadarını al! Sırf başkasında iyi duruyor diye de özenme. İhtiyacın olan huzursa evlen, canın macera çekiyorsa aldat. Acı çekmek istiyorsan kendini affettirmek için uğraş. Mutlu olmak istemiyorsan senden kaçanı kovala. Mutluluksa ihtiyacın seni sevenle ol. İstediğin için yaptığını ve sen istemediğin sürece bir daha başına gelmeyeceğini bildiğin sürece zararı yok hiçbirinin. Tabii ki baştaki kurala uyduğun sürece.

Sadece İhtiyacın Kadarını Al!

Huzur denizinde boğulma pahasına 7 gün boyunca evde dizdize oturma. Çürürsün.

Heyecan arıyorum diye onun en yakın arkadaşıyla yatma; hele kendi arkadaşınla sakın yatma. Olacakları bilmek bile istemezsin.

Ruhun mazoşistse, doğduğundan beri kendine kızgınsan, illa hayali ‘Çin Beyazı’ Prensini kovalayacaksan bari telef olma.

Arada bir sakin limanlarında seni sevdiği için hala bekleyenlerden birine sığın.

Kullanırken kendini kötü hissetme. Zaten an itibari ile yeterince cezalandırdığın için kendini rahat ol.

Yada en iyisi bir yandan bunun için vicdan azabı da duy ki tam olsun kendine verdiğin cezan.


Ama tüm bunlara, kendini sevmediğinden gerçekten emin değilsen sakın bulaşma.


Kendine Hakim Ol !

Huzur, mutluluk ve aşk gibi birbirinden bağımsız üç sonucu tek bir hareketle elde etmeye çalışma.

Her birine sıra gelecektir.

Onun yerine aşkı çaresizce aramak yada mutluluğunun elinden alınma korkusunu günlük hayatına kadar yansıt. <<<


Atamadım mektubu, yok edemedim... Zamanım geldiğinde; olduğu gibi kendi vedam için

kullanmaya karar verdim.


Pazartesi, Ağustos 25

SunShiNe SeNSiN....

Şuan içinde olduğun halden çık… Sana yabancı iki insanın, aşağıdaki diyaloguna şahit olmaya hazırlan.
İsimlerden arın, taraflardan birini seç.

Benden sana tavsiye… Beni dinle ve O’nun yerinde olma fırsatını değerlendir.

SunShine:
eski usul arabeskliklerim yoktur
SunShine:
eskiden vardı
SunShine:
bak paşa paşa sordum
SunShine:
gideyim mi kalayım mı diye
SunShine:
git dedin gidiyorum.
SunShine:
peki.
Sigur_:
bak
Sigur_:
tam 1 yıl surdu
Sigur_:
1 yıl once bu günlerde tanısmıstık
Sigur_:
Bense ancak bir kaç gün önce, alakasız bir anda... biranda! bittigini kendime itiraf ettim
Sigur_:
ama asıl yükselmeyi bu itirafı hissetmeye başlayınca yaşadım
Sigur_:
başka bir hayat mümkün
Sigur_:
başkasını yeniden sevebilmem mümkün
Sigur_:
devam etmek mümkün
Sigur_:
tek eşli olabilmem mümkün
Sigur_:
iyi bir sevgili olmam mümkün
Sigur_:
sadık olmam mümkün
Sigur_:
aslında herşey.. guzel olan herşey benim için artık mümkün
SunShine:
ve
Sigur_:
ve bu bnm icin çok yeni bişey
SunShine:
çok güzel
SunShine:
peki bana neden izin vermiyorsun ?
SunShine:
istediğin kadar dürüst/açık olabilirsin
SunShine:
geri gel
Sigur_:
geri gelemem
Sigur_:
gelirsem pişman olurum
Sigur_:
ve bu hakkımı gereksiz yere epey kullandım :)
SunShine:
seni sevmeme izin vermen için ne yapmam lazım ?
Sigur_:
beni sevme demioum ki
Sigur_:
ne dieceimi tamda bilemioum
Sigur_:
şuanda sadece
Sigur_:
bak çok durustce
Sigur_:
eger sana izin verirsem
Sigur_:
seni kullanır olmaktan korkuoum
SunShine:
bu umrumdamı sanıyorsun ?
SunShine:
daha kötülerini yaşadım
SunShine:
benim için endişelenmeyi bana bırak
SunShine:
sana gel benim sevgilim ol diyen yok.
SunShine:
sadece sana yakın olmama izin ver. seninle zaman geçirmeme izin ver.
SunShine:
kimbilir belki bi gün sende beni özlersin
Sigur_:
buyuk olasılıkla daha kotu olucak
SunShine:
o benim sorunum
SunShine:
ok ?
Sigur_:
ok
Sigur_:
ama aklını yemişsin sen
SunShine:
peki
SunShine:
sadece sevdim.
Sigur_:
beni tanımıosun bile...
SunShine:
tanımak istiyorum
Sigur_:
tanımadan seviosun.. zaten hiçkimse kimseyi tanımıyor aslında...
SunShine:
bu arada bana bir mesaj atarmısın. seni arayamamak için telefonunu sildim. dayanamayıp sürekli arıyordum
Sigur_:
yaaa
Sigur_:
yapma işte
Sigur_:
hiç mi gecmisinden ders almıosun
Sigur:
geri gel....
Sigur_:
ben ne yaparsam yapiim bu bole mi olcak
Sigur_:
cunki beni tanıdıkca yaptıklarım seni cokta mutlu etmicek
Sigur_:
sana belki hiç aşık olmicam ama senden gelen ılık ruzgarı hep sevicem
Sigur_:
zorda kaldıkca isticem
SunShine:
buna geri dönme. ok ?
Sigur_:
razı mıyız buna? sende bende
SunShine:
ben razıyım
SunShine:
seni bilmiyorum. ama olmanı istiyorum.
Sigur_:
bana doğru olanı yapmak için hiçbir seçenek bırakmadın artık ama...
Sigur_:
caldırdım
SunShine:
kaydettim
SunShine:
bovling severmiydin ?
Sigur_:
:)))
Sigur_:
tabii ki.. bowling tabii ki severim.
SunShine:
ok beni yenmene izin veririm
Sigur_:
ii miisindir ki
SunShine:
biraz yüksekten uçayım dedim
SunShine:
130 larda geziyorum

SunShine:
sen ?
Sigur_:
heheheh
Sigur_:
e bende fena diilim
Sigur_:
günümdeysem..
SunShine:
make my day
Sigur_:
bu sunshine nerden gelio bu arada?
SunShine:
sunshine sensin........................................................

Bütün bildiklerimiz allak bullak şuan. Herkes bunu konuşuyor. Festival havası var sanki şehirde.
Sonunun nasıl olduğunun hiçbir önemi yok!
Belki bütün küsleri barıştırmayacak bu olanlar.
Çoğunluğun kalbi hala kırık kalacak.
Çok bir işe yaramayacak belki. Zamanın ateşli dudaklarında harcanıp gidecek bütün o diğer muhteşem fikirler gibi... 20li yaşlar gibi.
Yine de ayaklarım yere falan basmasın istiyorum. Herkese anlatmak istiyorum duyduklarımı.
O kadar uzun zaman aynı sorunun peşinde o kadar çok koşmuşum ki. Tüm sevdiklerimde peşimden.. ben onlar öyle yaptı die, onlarda ben öyle yapıyorum diye....
Kimin kazandığı kimin umrunda !! Adam çatır çatır hiç korkmadan her şeye razı. Denememiş olmak belli ki tek korkusu. Kaybedilcek tek şey bu çünkü.

Her sabah uyanabilmenin bir anlamı olmalı... Her güne, sevdiklerimizi heran kaybedebileceğimizi bilerek.. yine de o güne başlayabilmenin, devam edebilmenin bir anlamı olmalı.

Bu bir mucize !!!

Bu bir cevap !

Başladığım günden beri bana sorulan tüm sorulara tek bir cevap....

Sun shine sensin....